1 Mayıs 2014 tarihinde, planladığımız tarihi Likya yolunun Fetiye- Kaş etabını yürümek için, yürüyüş antrenmanlarına başladık.
Şimdilik, hafta içi akşamları 10 ar km. Hafta sonları Cumartesi Pazar üst üste 20 şer km yürümeyi planlıyoruz.
Hafta içi uygulamaya başladık. İlk hafta sonu çalışmamızı bu hafta sonu yapmak istiyoruz. Bugün 23 Nisan Çarşamba. Malesef hafta sonları planımızı yerine getiremedik. Bugün 22 km. Yürüdüm. Gün geçtikçe kendimi daha iyi hissediyorum. Umarım her şey yolunda gidecek.
Tüm hazırlıklarımız tamam gibi. Perşembe günü sabahtan yola çıkıyoruz. Perşembe günü akşam için Göcek den yerimizi ayırttık.
Bugün günlerden Salı. Son antrenmanımızı İbrahim Toplar ile yaptık. Şener yoğun iş temposundan ayrılıp, yürüyüşe katılmadı.
Yarından sonra Perşembe günü sabahtan Fetiye ye doğru yolculuğumuz başlayacak. Şimdi çantalarımızı hazırlama zamanı
Çine de çöp şişlerle kalori depoladık. Saat 17.30 gibi Göcek e vardık.
1.Gün (Hisarönü-Faralya-Kabak);
Sabah saat 6.30 kalktık.Kahvaltı mızı ettik.Termoslarımıza çayları doldurduk ve yola koyulduk. Hisarönü ne geldiğimizde sorarak başlangıç noktasına vardık. Saat 8.30 gibi yürüyüş e koyulduk. Muhteşem manzaralar eşliğinde öğlen saatlerinde faralya ya vardık. Yollarda köylülerin yol üzerinde yapmış olduğu gözlemelerin tadına baktık. Taze sıkılmış portakal suları işin cabası. Faralya dan sonra kabak koyuna doğru yola çıktık. Yine muhteşem manzaralar ve partikalar eşliğinde kabak a vardık. Thre houses pansiyonda konaklamak üzere yürüyüşümüzü sonlandırdık.
2. Gün (Kabak-Alınca-Gey-Bel);
Otelimizde kahvaltımızı yaptıktan sonra saat 9.00 da kabak koyu kanyonundan Alınca ya doğru yola koyulduk. Sarp yamaçlardan ilerleyerek saat 13.00 gibi Alıncaya vardık.
Bu sefer Alıncadan Gey e doğru inişli çıkışlı keçilerin zor yürüdüğü yollardan yürüyerek Gey e saat 16.00 gibi vardık. Gey market de mola verdik. Yanımızda taşıdığımız sucuk ile yumurtalı sucuk pişirttirdik. Değmeyin keyfimize. Bu gazla Bel e yürümeye karar verdik. Saat 17.15 gibi yola koyulduk. 6 km.lik yol saat 19.45 de bitti. Ama artık bizde bittik. Şener ve İbo benim hakkımda kötü şeyler düşünmeye başlamışlardı ki köy meydanına vardık. Bu güzergah da gerçekten tam keçilere göreydi. Bu saatten sonra kalacak yer derdine düştük. Yakın bölgede uygun Otel bulamadığımızdan, Kalkan a kadar gelip Samira otelde kalmaya karar verdik. Muhtemelen birkaç gece burada kalacağız. Şimdilik Hoşçakalın.
Not:Kabak dan Alınca ya 3 ayrı güzergah var. Sahilden Alıncaya. Kanyon dan Alıncaya ve Kabak üzerinden Kanyon dan çıkan yol ile buluşan güzergah. Alıncadan Gey e giderken
Sarnıçdan sağa çam içinden giden yol Gey e, soldan devam eden yol Boğaziçi'nden Sdyma ya gidiyor.
3. Gün; (Bel-Belceğiz-Gavurağılı-Pynee-Leton)
Bugün günlerden BALKES. İBB yi yenersek 40 yıl sonra süper lig deyiz. Bugün yürüyüşümüz saat 9.45 de Bel -Belceğiz arasından başladı. Belceğiz yolu çok rahattı. Buradan sonra iniş başladı. Keçi yollarının devamı. İbo düşerek ayak yan bağlarını inciltti. Bundan sonra yürüyüşümüz biraz hız kaybetti. 4 km.lik Gavurağılı yolunu 2.45 saatte bitirebildik. Gavurağılı ndan Leton a kadar nispeten daha kolay parkurdan ilerleyerek Leton a vardığımızda saat 17.00 idi. Gavurağılından 12 km. Denilen yol muhtemelen 18 km.kadar var. Git git bitmek bilmedi. Belkide 3 gündür bu kadar düz parkurda yürümemizdendir.
Not: Gavurağılından Leton a bir asfalt yoldan birde dağın eteğinden olmak üzere iki güzergah var. PYNEE de birleşiyor.
Bugün aktivitemizi erken sonlandırıp BALKES maçının 2. Yarısını seyrettik. Mutluluktan yorgunluğumuzu unuttuk. Akşam Şener ile İbo nun tavla müsabakaları devam ediyor.
4. Gün; (Leton-Xanhtos-Çavdır-Çayköy-Üzümlü-Akbel)
Bugün saat 9.15 de Xanthos(Likyalıların kültür başkenti) dan başladık. Dün Leton da bırakmıştık. Leton Xanthos arası 4 km. Asfalt yol olduğu için S geçtik. Xanthos da giriş için 3 kişi 20 TL. verdik. Şener 65 yaş üstü olduğu için ondan para almadılar. Kısa bir antik kent gezisinden sonra Çavdır a doğru hareket ettik. Çavdır dan Çayköy e yürüdük. Yolda giderken bir paket gördüm. Şenere al bak birisi daha tulumunu düşünmüş dedim. Şener paketi aldı. Bu sefer sahibini bulursam ... isteyeceğim dedi. Bir süre yol aldıktan sonra birisinin yol kenarında beklediğini gördük. Kendi aramızda, bekleyenin erkek olduğunu görünce gülmeye başladık. Bekleyen kişiye sorduğumuzda, paketin onun düşürmüş olduğunu öğrendik. (Ondan sonra Otelimizde kadar Mustafa Bey ili devam ettik.) Bu arada yağmur şiddetini arttırdı. Bir genç delikanlıya selam verip yolun doğru olup olmadığını sorduk. O da selamımızı alıp yolu tarif etti. Evin önünde ailecek öğle yemeği yiyorlarmış. Davet ettiler. Davetlerine icabet etmek işimize geldi. Hem biraz dinlenmiş hemde yağmurdan korunmuş olduk. Yemek için teşekkür edip, çaya hayır diyemeyeceğimizi söyledik. Hem çayımızı içtik hemde sohbet ettik. Çaylarımızı bitirdiğimizde, yağmurda kesilmişti. Teşekkür edip yola koyulduk. Çayköy ile Üzümlü arasında yanlış yola saptığımızdan yaklaşık 20 dakika kaybettik. Saat 15.00 gibi Üzümlü ye vardık. Köy meydanındaki kahve-restaurant dan yumurtalı, maydanozlu pide çay ve ardından kahvelerimizi yudumladıktan sonra Akbel e doğru yola koyulduk. Muhteşem yeşillik ve patikaları takip ederek Akbel e 18.00 gibi vardık. Burada yine Çaylarımızı içtikten sonra Otelimizde hareket ederek, bu günü noktaladık.
5. Gün; (Akbel-Patara)
Bugün, günlerden Salı. Bugün ekip biraz yorgun. Turu kısa tutma kararı aldık. Saat 9.00 gibi Patara ya doğru yola çıktık. Tarihi yapıtları gezdik. Saat 10.00 gibi bir patika bularak yolculuğa başladık. Şener epey su kaynattığından, çok molalı bir yürüyüş ile Akbel de, saat 16.00 gibi yürüyüşümüzü bitirdik. İslamlar da, Tepe restaurant da, alabalık ve keçi peyniri kızartması yedik. Ardından olmazsa olmaz olan fırında cevizli tahin helvası vardı. Daha sonra araç ile çevre turu yaparak, otelimizde geldik. Tepe restaurant da İbo ile Şener artık klasikleşen tavla partisine tutuştu. Her zamanki gibi Şener nakavt. Klasik bir "yenilen pehlivan güreşe doymaz" ı yaşıyoruz. Şimdilik Kalkan dan iyi geceler.
6.Gün; Kalkan-Bezirgan-Sarıbelen-Gökçeören)
Saat 8.55 gibi yola koyulduk. Kalkan dan başlangıç epey zorlu ve manzarası süper bir tırmanış şeklinde geçiyor. Zor olmasına rağmen görsel açıdan doyurucu bir parkur. Zirveye ulaştıktan sonra, Kalkan bir başka güzel görünüyor. Bundan sonra Bezirgan a doğru tatlı bir inişe geçiyoruz. Bezirgan, yayla denecek yükseklikte, güzel, yemyeşil bir köy. Burada köy camisinin yanındaki kahvede ilk molamızı veriyoruz. Terden sırılsıklam olan üstümüzü değiştiriyoruz. Çaylarımızı yudumluyoruz ve çantalarımızı sırtlayıp tekrar yola koyularak, Sarıbelen e doğru ilerliyoruz. Bezirgandan Sarıbelen e doğru tekrar tırmanışa geçiyoruz. Zirveye ulaştıktan sonra, kötü bir iniş ve doğaya yakışmayacak şekilde yol kenarına dökülen çer çöp ve kötü kokular eşliğinde inişimizi tamamlıyoruz. Yaklaşık 100 metre kadar asfalt yoldan ilerledikten sonra tekrar, yeşillikler içine dalıp, Sarıbelen e doğru tırmanıyoruz. Tekrar asfalt yola çıkıp ilerlerken, önümüze büyük bir çınar ve çınar altında su çıkıyor. Burada bizi bekleyen şöför arkadaşımızı çağırıp, araçtan sucukları alıyoruz. Muhteşem bir sucuk partisinden sonra, köylülerin tarif ettiği güzergahtan ilerliyoruz. Sarıbelen de iki ayrı rota var. Biri köy camiinin yanından sağ yukarı doğru, diğeri ise Gökçeören yoluna doğru giderken, yoldan ormana sapan patika. Camii yanından giden yol, diğer seçeneğe göre 1 km. kadar daha kısa ve kolay bir yol. Bu iki yol bir süre sonra birleşiyor. Tatlı bir tırmanış ve Akdeniz manzaraları eşliğinde zirveye ulaşıyoruz. Zirve muhteşemmmmm. Kalkan bir tarafta, Kaş ve Meis adası bir tarafta. Önümüzde muhteşem bir düzlük ve yeşillik. İnsanın kuzu olası geliyor. Bu düzlükten epey bir yol aldıktan sonra Gökçeörene doğru inişe geçiyoruz. Saat 18,30 gibi hedefe varıyoruz. Burada bizi şöförümüz ve Hüseyin karşılıyor. Hüseyin ile ertesi gün sabah kahvaltı işini görüşüp, Kalkan a doğru yola çıkıyoruz. Bugünkü parkurumuz hem çok neşeli hemde çok güzel bir parkur du. Yarın görüşmek üzere. Şimdilik hoşçakalın.
7.Gün; (Gökçeören-Phellos-Çukurbağ-Kaş)
Dün Gökçeören de pansiyon işleten Hüseyin ile saat 7,30 da kahvaltı için sözleşmiştik. O nedenle bugün saat 06,00 da kaltık. Eşyalarımızı araca yükledik ve otelden ayrılarak, aracımız ile Gökçeören e vardık. Hüseyin in pansiyonunda kahvaltımızı yaptık. Termoslarımızı çay ile doldurduk. Sırt çanlalarımızı hazırladık ve saat 8,40 gibi Phellos a doğru yürümeye koyulduk. Dere boyunca traktör yolundan 7 Km. ilerleyerek, dereyi geçeceğimiz noktaya ulaştık. Buradan Phellos14 Km. yolumuz var. Dereyi geçtikten sonra işaretleme problemi var. Dereyi geçtikten sonra sola doğru değil, ileri doğru giderek dağın sol yamacına ulaşmanız gerekiyor. Bu parkur da zorlu, zor olduğu kadar da güzel bir parkur. Hayatımda ilk defa pembe papatyaları burada gördüm. Phellos dağın zirvesinde antik bir kent. Buradaki kalıntıları inceledikten sonra yağmur eşliğinde Çukurbağ a doğru harekete geçtik. Önümüze çıkan yönlendirme levhasında Çukurbağ 4 km. Antiphellos 11 km. yazıyordu. Bu levhayı gören Şener arkadaşım, levhaların çevresini döndükten sonra,"ben gitmiyorum arkadaş, siz ne yaparsanız" yapın deyip küfürü bastı. Şenere yanlış anladığını, Antiphellos denilen yer ile Kaş arasında bir bağlantı olması gerektiğini anlatarak, gazını aldım.Yine yağmur eşliğinde eğimli ve virajlı patikalardan ilerleyerek Dede Pansiyona vardık. Burada pansiyon nünde oturan Cahit beye çayı olup olmadığını sorduk. Kendisi çok beyfendi bir insan. Uzun yıllar İstanbul da yaşamış, eşinin hastalığı nedeni ile bu köye yerleşmiş. Aynı zamanda 2 odasını gelen misafirlere ayırmış, değerli bir kişilik. Cahit bey çaylarımızı getirdi. Yanında birer parça kek vardı. Çok hoşumuza gitti. Çantamızdaki cevizleride çıkarıp, midelerimizi doldurduk. Bu arada yağmurdan ve terden ıslanan üstümüzü değiştirdik. Bu arada Şener çok yorgun düştüğünden, yağmuru da bahane ederek, artık yürüyemeyeceğini, bir araç bulup, Kaş a gideceğini söyledi. Cahit bey, kendisinin daha ucuza bu işi yapabileceğini söyledi. Prensipte anlaştılar. Derken Şener paralarının kayıp olduğunu söyledi. Ara tara paraları bulamadık. Çantalar boşaldı. Yerlere küfürler eşliğinde fırlatıldı. Çevreye fırlatılan eşyarı toplarken, aha buldum dedi. Paralar eşorfman çebinden içlere doğru kaymış. Bu sevinçle Şenerin neşesi yerine geldi. Bu arada iki alman bayan geldi. Onlarda Kaş a gitmek istediklerini söylediler. Cahit bey aynı teklifi onlarada yaptı. Yağmur da şiddetini kaybetti. Şener, İbrahim e yağmurluğunu verirse bizimle gelebileceğini söyledi. İbo tamam dedi ve tam tekmil Kaş a doğru yürüyüşümüze devam ettik.Yaklaşık 8 km. daha yürüyerek Kaş a ulaştık. Otelimizi aradık, bulduk derken eşlerimiz Balıkesir den geldi. Çok çamurlanan ayakkabılarımızı yıkayarak, beraberce odalarımıza çıktık. Bundan sonra dinlenme faslı başladı. 2 gün Kaş da kalarak, çevrede görülecek yerleri gezdik ve sonrasında Balıkesir e döndük. Bu senelik bu kadar. Seneye görüşmek üzere...
Likya yürüyüşümü ün 2. Etabı olan Kaş - Adrasan arasını yürümek için 30 Nisan da başlayacağız.
tebrikler
YanıtlaSilibrahim demirci